Eskilerin anlattığı ünlü bir hikaye vardır.
Köyün birinden ağa ile bir köylü Kasabaya doğru Traktör ile yola çıkmışlar. Tabi ki, köylü garibim direksiyonda ağa ise aracın yan tarafına rahat yere kurulmuş.
Bir süre yol gittikten sonra ağa yolun ortasında bir inek dışkısını görür ve köylüye dönerek:
"Eğer bu inek dışkısını yersen, Traktörü sana veririm. Sen benim yerime geçer oturursun. Bende direksiyona geçerim." demiş.
Köylü biraz düşünmüş ve kararını vermiş. "Bir inek pisliğinden ne olacak. Yiyeyim gitsin. Sonuçta bir Traktör sahibi olacağım nasıl olsa" diye düşünerek, dönmüş ağaya ve "olur yerim" deyivermiş.
İnek dışkısını yemesinin ardından köylü baş köşeye kurulmuş. Direksiyona ağa geçmiş.
Kasabaya varmışlar. İşlerini hallettikten sonra dönüş yoluna girmişler.
Bu defa köylü içinden "Şimdi bu ağa inek dışkısını yediğimi ballandıra, ballandıra köylüye anlatır. Benimle dalga geçerler" diye içinden geçirmiş.
Ağaya dönerek:
"Ağam gel şu ilerdeki İnek pisliğini de sen ye. Traktör yine senin olsun. Ben direksiyona geçeyim" demiş.
Ağa bu teklifi epey düşünmüş. Sonra içinden "Bir inek pisliği yiyerek Traktörümü geri alacağım. Yerim. Sanki ne olacak?" diye içinden geçirmiş. Köylüye "Tamam" demiş. Böylece ağa da inek pisliğini yemiş.
Tabi yine köylü direksiyonda, ağa ise baş köşede köye varmışlar.
Köylü ağaya dönmüş ve "Ağam giderken ben köylü sen ağa idin. Döndük yine sen ağa ben ise köylüyüm. Ne oldu şimdi? Ne anladık biz bu işten? demiş.
Ağanın cevabı vurucu olmuş!
"Ne olacak yediğimiz b..lar yanımıza kar kaldı"
Şimdi bu hikaye nereden çıktı diyeceksiniz?
Bu kıssadan hisseyi günümüzde koltuk sevdasına düşmüş bir çok insan için uyarlayabilirsiniz. Herhangi bir yerde herhangi bir koltuk için seçim var denildiğinde dörtnala o ortama koşanların, sonuca etki edemediklerinde duydukları his tıpkı ağanın tespiti gibi olmalı.
"Ben adayım. Olmadı mı? Aday gösterilenin yanında olmalıyım. Ya da kazanan her kim olursa olsun, baştan beri seni destekliyordum demeliyim." Egosuna sahip olanlar. Yada herhangi bir yerde herhangi bir seçime müdahil olabileceğini düşünerek, öyle zikzaklar çizen, kıvırmada dansözlere taş çıkaranların, nokta kadar menfaat için virgül gibi eğilenlerin çokluğu o kadar arttı ki, sığınacak sağlam bir liman bulmak neredeyse imkansız hale geldi.
İnsani duyguları, ahlaki hasletleri bir kenara koyacak kadar alçalanların olduğu bir dünya'da yaşamakta inanın insana acı veriyor.
Kerameti kendinden menkul kişilerin bir yerlere gelme çabalarını, yaptıkları kirli ittifakları izlemek hakikaten insanın içini acıtacak ölçüde.
Ramazan ayının kutsiyeti bile hiçe sayılırken, şeytanlarla işbirliği içerisinde olanlara diyecek tek cümle, "Allah sizi ıslah etsin" dir.
Laz'ın mezar taşına yazdığı gibi "Hastayum dedum, dedum. İnanduramadum. Eee şimdi noolldii?"
Bu yazıda kişi ve kuruluşlara herhangi bir atıf yoktur. Sadece naçizane bir tespittir. Katılıp katılmamakta vicdanınıza aittir.
Sağlıcakla kalın...